Buscar

Páginas

OTİZM VE OTİSTİK ÇOCUKLAR

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur.Otizmli çocuklar genellikle bir noktaya bakıp saatlerce o nokta üzerinde kalabilirler.Otizm çocuklarda 2 yaşında ortaya çıkar. Otistik çocuklar kavramları, nesneleri geç ve güç anlarlar.Kimse ile göz kontağı kurmazlar.fakat bu durum otistik çocuktan otistik çocuğa değişebilir.etkilendikleri engel ve türüne göre değişiklik gösterir.
Otistik çocukların belirtileri:
Sözel becerilerde yetersizdir.
İletişim becerileri zayıftır.
Sessiz iletişimde zorlanır.
Oyun oynamada zorlanır.(tek başına oynama)
Hayal gücünü geliştiremez.
Otizmin tipik özellikleri
Çevresindeki kişilere karşı ilgisizdir.
Göz teması kurmaz.
Başkaları ile  iletişim kurmaz.
İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir.
Diğer çocuklarla oynamaz.
Sürekli aynı konu üzerinde konuşur.
Sebebi olmayan konulara güler ya da ağlar.

BOTANİK PARK ATAŞEHİR

Girişinde yani tünelin' de kişileri çok güzel bir müzikle karşılayan çocuklarımızın kulak müziğine önem veren park her yaş kesimindeki insanlara hitap edebilmektedir.


Çocuklarımız için doğaya uygulanmış, doğa ile içiçe olma fırsatını sağlayan yeşillikler arası doğa harikası...











İçerisine bakıldığın da çocukların çevreyi keşfedip oynayabilecekleri, etrafı çitlerle kaplı, çocukları herhangi bir tehlikeyi beklemeyen bir yere sahip olan botanik bahçesi her yaşa herkese hitap edebilmektedir.

GÖRME ENGELLİ BİREYLERİN NEDENLERİ

Görme engelli bireylerin nedenleri doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası nedenler olmak üzere 3'e ayrılmaktadır.
1)Doğum öncesi nedenler:Kalıtım, annenin yaşı, annenin hamilelikte kızamık veye kızamıkçık hastalığı geçirmesi,annenin beslenmesi, annenin radyasyona bağlı kalması, süreğen hastalıkları, ateşli hastalıklar, suçiçeği  çıkarması, anne baba arasındaki psikolojik nedenler vs
2)Doğum sırası nedenler:Doğumun geç ve güç oluşu, bebeğin başına kordonun dolanması, kordon dolanması durumunda çocuğun oksijensiz kalması, bebeğin geliş şekilleri, doğumun yetkili kişiler tarafından yaptırılmaması evde yaptırılması, doğumda sterilinin az oluşu, çocuğun vakumla veye forsepsle olması, doğumdan önce çocuğun gözüne mikrop bulaşması,
3)Doğum sonrası nedenler:Çevresel faktörler, kitle iletişim araçları,bebeğin enfeksiyona maruz kalması, ateşli hastalıklar geçirmesi, travmalar, düşmeler, çarpmalar,

SAVUNMA MEKANİZMALARI

Savunma mekanizmaları kişinin kendisi ve çevresi ile bir bütünlük içinde kulnanılan mekanizmalardır.Savunma mekanizmaları tek başına kullanılmaz birkaç mekanizma birlikte kullanılır.Bilinçdışı olan bilinçdışında tutulan kendilerini dil sürçmeleri, rüyalarla gösteren mekanizmalar  bilince çıktıkların da ego yu rahatsız ederler.bu yüzden blinçdışında tutulurlar.Savunma mekanizmaları 9 ana başlıkta toplayabiliriz.Bunlar;
1)Bastırma:Duygu ve düşüncelerin bastırılmasıdır.
2)İnkar:Yaşanmışlıkları yok saymak görmmezlikten gelmek
3)Yansıtma:Yapılanları başkasına mal etmek
4)Yer değiştirme:Tepkinin şeklini değiştirmek
5)Karşıt tepki oluşturma:Açığa çıktığında tehlikeli olan düşüncelere karşılık karşıt tepki verme
6)Duygusal soyutlanma:Duygularını anlatan kişinin duygu niteliği yokmuş gibi anlatmak 
7)Yüceltme:Saldırganlık duygusunun toplum tarafından uyarlanarak meslek seçilmesi örn:kasap
8)Neden bulma:Suçluluk duygusunu bastırmak için neden bularak mantığa bürünme
9)Yapma-bozma:Olumlu gelen düşünceye ödül olumsuz gelen düşünce ise ceza verilmesidir.

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN PARMAK EMME PROBLEMLERİ

Parmak emme çocuklarda genellikle 3-4 yaşlarında görülen bir davranış problemlerindendir.Bazen bu durum 1-1.5 yaşlarda da görülebilmektedir.Fakat bu dönemde çocuklar oral dönemde olduklarından herşeyi ağızlarına götürerek denemeye çalışırlar.Aileler bu durumdan korkmamalı ve endişeye kapılmamalıdır.Parmak emmenin bir probleme dönüşebilmesi için o davranışın sıklığı, şiddeti ve süresine bakılmalıdır.Emilen parmakta deformasyonlar görülebilir.Parmak emilmekten incelebilir, ve ya yara haline gelebilir.Ebeveynler parmağını emen çocukların çene kemikleri ve dişleri üzerinde ki etkilerini düşünerek endişeye kapılabilir. Parmak emmenin alt ve üst dişleri geri ittiği söylenebilir.  Parmak emmenin dişleri ne kadar etkilediği parmak emme süresine ve en önemlisi parmağın ağızda ki duruşuna bağlıdır. Süt dişlerinde oluşan bu değişiklik 6 yaşından sonra çıkan asıl dişleri etkilemediği işaret etmektedir.

PARMAK EMMENİN NEDENLERİ
Anne-baba tutumları
Aşırı katı ve otoriter tutum
Çocuk çok engellenmişse
Çocuk dışlanmışsa
Bazı zamanlar kendini güven eksikliği gibi göstermesine rağmen aşırı heyecan, kaygı, çatışma vb gibi durumlarla kendini göstermektedir.

ANAL DÖNEM(2-3) YAŞ ARASINDA GÖRÜLEN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ

2- 3 yaş arasında bulunan çocuklarda birtakım kişilik özellikleri bulunmaktadır.Bu yaş aralığı Freud'a göre anal dönem yani tuvalet eğitimin verilmiş olduğu anal bölgenin kasılıp bırakıldığı döneme denk gelmektedir.Çocuklar bu dönemde anüsteki kasları tutup bırakmayı öğrenirler.Bu dönemin optimal düzeyde kazanılması çok önemlidir.İyi atlatılmaması durumunda diğer evre yani 3-5 yaş aralığı olan fallik döneme geçmek pek mümkün olmayabilir.Herhangi bir şekildeçocukta  çatışma, engellenme çıkması durumunda tekrardan diğer evreye geçmemize neden olmaktadır.Anal dönemde haz bölgesi libido vulvadadır.Çocuk hazzı burdan almaktadır.Aile bizim her yaşantımızda ön plandadır.Burada aileye son derece iş düşmektedir.Aile tutumları, aileyi etkileyen faktörler anal dönemde görülen kişilik özelliklerindendir.Anal dönemin iyi atlatılamaması durumunda anal kişilik özellikleri görülür.Bunlar:cimri, kıskanç, sürekli eleştiren olamalarına bunun tam karşıtı da çok savurgan ve cömert bireyler olmalarına neden olmaktadır.

ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ PROBLEMLERİ VE NEDENLERİ

Davranış problemleri genellikle çocuğun iç çatışmalarından dolayı ortaya çıkmaktadır.Çocuğun sinirlilik, kaygı, heyecanlanma, ilgi görmeme, vb gibi durumlarda görülür.Çocuk içinde bulunduğu sıkıntıyı direk olarak ailesine aktaramadığı ,için karşılık olarak kendini bu şekilde ifade edebilir.Bende bir sıkıntı var benimle ilgilen bende bir bireyim diyemediğinden bu durumu davranışlarına yansıtarak aktarabilir.Bu durumda anne ve babalara büyük görev ler düşmektedir.Önemli olan çocuk büyütmek değil kendini iyi ifade eden, toplumla etkileşime girebilen, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirebilmek son derece önemlidir.
.
DAVRANIŞ PROBLEMLERİNİN NEDENLERİ
-Dikkat çekmek:Çocuk anne ve babasından yeterli sevgi ve ilgi alamadığında dikkat çekmek isteyecektir.
-Ebeveynlere karşı güç kazanma isteği
-İntikam alma isteği: Genellikle anne ve babası tarafından azarlanan, çocukları yokmuş gibi sayılan durumlarda kendini gösterir.alt kökenine baktığımızda aşırı baskıcı ve otoriter aile ortamlarında görüldüğü söylenebilir. 
-Yetersizlik:Çocuğun kendine güveninin az oluşu davranış problemlerine neden olur. Anne-babanın aşırı koruyucu, aşırı hoşgörülü olması, çocuğun çok üzerine titremesi sonucunda görülür.

UYUM DAVRANIŞ PROBLEMLERİNE BAKACAK OLURSAK;
Dışkı kaçırma, Alt ıslatma, Tırnak yeme, Tikler, Yangın çıkartma, Yalan söyleme, Parmak emme, Kekemelik, Çalma vb gibi nedenlerden dolayı olduğunu söyleyebiliriz.

ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME ALIŞKANLIKLARI VE OLASI NEDENLERİ

Tırnak yeme genellikle çocuklarda kaygılanma, sinirlenme, saldırgan olma vb gibi  durumlarda ortaya çıkan bir problemdir.Süt çağı çocuklarınında süt dişleri çıktığı dönemde diş etlerinin kaşınması durumunda da görülebilinir.Fakat bu durum dişler çıktıktan sonra geçmektedir.Özellikle tırnak yeme 3-4 yaşlarda kendini göstermektedir.Tırnak yemenin altında psikolojik neden de yatmaktadır.Çocuğun kendini iyi ifade edemediği, ya da çocuğu hiçe sayarak görmemezlikten gelen aile çocuklarında, iyi anlaşılamayan çocuklarda görülme olasılığı yüksektir.Eğer tırnak yemenin altında psikolojik nedenlerden kaynaklanan durumlar varsa bu  durum çocuğun uyku problemlerine hatta hareketlerine bile yansıyacaktır.Tırnak yeme erkeklere nazaran kız çocuklarında görülür.
TIRNAK YEME DAVRANIŞLARININ NEDENLERİ
Ailede tırnak yiyen birisi varsa onu taklit etme 
Çok çabuk heyecanlanma
Aşırı kaygılanma durumlarında
Çocuğa uygulanan aile tutumlarında (aşırı baskıcı, aşırı otoriter tutum)
Çocuğun sık sık eleştirilmesi, azarlanması, arkadaşları arasında tenkit edilmesi
Bağırsak parazitlerinin oluşu gibi nedenlerden dolayı çocuklarda tırnak yeme gibi problemler görülebilir.


MEDYANIN ÇOCUK GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ

         Çocuk dediğimizde aklımıza ilk gelen şey yerinde duramayan kıpır kıpır sosyal bir varlık olmaları gelir.Çok meraklıdırlar.Sürekli sorular sorup hayatı keşfetmeye çalışırlar.
Herşeyin nedenini öğrenmek isterler.Fakat çocuk dediğimizde sadece 0 6 yaş olarak sınırlandırmak pek doğru olamayabilir.İnsan hakları bildirgesine bağlı olarak çocuk hakları sözleşmesinin 1. maddesine baktığımızda her 0 -18 yaşa mensup bireyler çocuktur maddesi unutulmamalıdır. Bu bağlamla hareket ettiğimizde çocukların gelişimlerine hem olumlu hem de olumsuz etki eden medyanın çocukların gelişimlerine etkileri nelerdir? kavramına değinebiliriz.Medya dediğimizde televizyon,dergi,radyo,sinema,bilgisayar,ve tiyatro vb gibi kitle iletişim araçları gelmektedir.Bu tür kitle iletişim araçlarının hem olumlu hem de olumsuz yönleri bulunmaktadır.İletişim araçları iyi hazırlanmış,içerikli ve sunum biçimleriyle bireyleri etki altına alabileceği gibi doğru olarak kullanıldığında iyi bir eğitim aracı ve kişilik gelişimi için önemli rol oynamaktadır.Kötü amaçlı kullanıldığında ise yani (çocuğun gelişim dönemlerine uygun olmadığı takdirde) bazı uygunsuz davranışların oluşmasına neden olabilir.Gelişmenin yeterli olabilmesi için de yazılı,kültür denilen kitap,gazete,dergi,vb gibi yayınları izlemesi,okuması gerekmektedir.Televizyonlarda ki  program ve ya çizgi filmlerin yüzde doksanının  şiddet içerikli olduğu ve bu filmleri izleyenlerin de birlikte oyun oynayan çocuklara,arkadaşlarına da aynı tutum ve davranış gösterdikleri söylenebiliriz.Çocuklar gözlerini yaşama açtıktan sonra televizyon cihazı ile burun buruna gelirler. Aileler çocuklarına yeterli zaman vermediklerinde çocuklar bu boşlukları televizyon izleyerek doldurabilirler.Bunun sonucunda da çocuklar televizyon yoluyla şiddeti,saldırganlığı,cinsel içerikli olayları öğrenirler.Çocukların izledikleri şiddet içerikli çizgi filmler ve ya programlar ileride şiddete meyilli olmalarını,kişilik gelişimlerini etkilediklerini ve ruhsal problemlere yol açtığını görebiliriz.programlar çocukların yaşlarına,cinsiyetlerine ve seviyelerine uygun olarak seçilmeli eğitici bir eğitim vermelidir.Bu tür ince ve hassas konulara dikkat edilerek çocuklarımıza programlar seçtiğimizde yetişkin bir birey olduğunda dayanışma,sorumluluk alma, empati kurma,kendine güven duyma ve ahlak gelişimini tamamlamış,halkının ve kendisinin kültürünün öğrenmesini sağlayarak benlik gelişiminin oluşmasına katkı sağlamış olacaktır.
Videolar; çocuklar video oyunları sayesinde bilgisayar ve internet dünyası ile tanışırlar.Bu durumda çocuklarda erken yaşta teknolojiye adapte olmalarını sağlar.Video oyunları çocukların özgüvenlerinin gelişmesine , kendilerine saygı duymalarına geliştirdiği gibi pek çok kişilerle oyun oynamalarını,başkalarıyla birlikte plan yapmalarını ve görev paylaşmalarını da sağlar.Ayıca el göz koordinasyonunun gelişmesine sosyal , duygusal, zihinsel ve bedensel gelişimlerinin üzerinde de olumlu etkiler oluşmasına neden olur.Tiyatro; çocukların duygusal, toplumsal ve zihinsel gelişimine önemli katkıları olan bir sanat dalıdır.Anne babalar çocuklarını 4 yaşından itibaren çocuk oyunlarına başlatmalı tiyatro alışkanlığı kazandırmalıdır.Tiyatro çocukların duygusal gerginlikten kurtulmalarını sağlayarak kişisel problemlerine çözüm bulmalarına yardımcı olabileceği gibi çocuğun içinde bulunan fazla enerjisinin de harcanmasını sağlar.Uyku düzeni olmayan çocukların uykularının daha düzenli oldukları enerjinin atılarak beslenmenin de düzene girdiği görülebilir.
SONUÇ :
Kitle iletişim araçları uzun süre izleyenlerin metabolizmalarının bozulabilir.Metabolitik hastalıklar görülebilir.Sürekli oturulduğu hareketsiz kalındığı için obezite olmaları yüksektir.Kolestereol lipit değerleri yüksek gözükebilir.Omuzları olumsuz biçim alabilir.Bel fıtığı tehlikesi artabilir.Gözlerde şaşılık,miyop,göz kuruması ve tembellik görülebilir.Vurdulu kırdılı oyunlar sinir sistemin bozduğu gibi çocuklarda hırçın olmayı sağlayabilir.Bedensel tembellik görülebilir.Genel olarak çocuklarımıza yeterli ve dengeli bir şekilde medya ile baş başa kalmalarına olanak sağlamalıyız.


ÇOCUKLARINIZIN PSİKOMOTOR GELİŞİMİNE UYGUN OYUN ETKİNLİKLERİ

  
OYUNUN ADI: DENİZDEN KARAYA OYUNU
GELİŞİM ALANI: Psikomotor alan
AMACI: Bedensel koordinasyon gerektiren hareketleri yapabilme
ARAÇ- GEREÇ: -Mavi ip
OYUNCU SAYISI: Sınıf mevcudu
YAŞ GRUBU: 5-6 yaş
OYUNUN OYNANDIĞI YER: Sınıf

UYGULAMA:Çocuklar oyun alanına alınırlar.Sınıfın ortasına mavi ip konulur.Mavi ipin ilerisi deniz diğer taraf ise kara olur.Öğretmen deniz dediğinde mavi tarafa çocuklar zıplarlar.Kara dediğinde ise kara tarafına zıplarlar.Öğretmen şaşırtmaca da yapabilir.


OYUNUN ADI: ÇÖMLEĞİNDE NE VAR OYUNU
GELİŞİM ALANI: Psikomotor alan
AMACI: Bedensel koordinasyon gerektiren hareketleri yapabilme
ARAÇ GEREÇ: -
OYUNCU SAYISI: 8 -10
YAŞ GRUBU: 5- 6
OYUNUN OYNANDIĞI YER: Açık alan
UYGULAMA: Çocuklar halka olup yere çömelirler. Biri ebe olur. Ebe halkanın dışında dolaşır, bir çocuğun yanında durur ve sorar:
-- Çömleğinde ne var?
-- yağ var, bal var
-- satar mısın?
-- satmam
-- tattırır mısın?
-- tattırmam
ebe çömelen oyuncunun eline hafifçe vurur ve:
-- al öyleyse sen o yoldan ben bu yoldan..
der ve halkanın çevresinden dolaşarak aynı yere gelmek için koşmaya başlarlar. Eline vurulan çocuk da yerinden kalkar. Ebenin yönünün tersinde koşmaya başlar. Önce gelen çocuk boşalan yere çömelir. Diğeri ise ebe olur ve böylece oyun devam eder.

 

ETKİNLİĞİN ADI: DÜĞME İLİKLEME OYUNU
YAŞ GURUBU:4-6
ETKİNLİĞİN AMACI: Çocuklarda küçük ve büyük kaslarının geliştirilmesinin sağlanması,el göz koordinasyonun geliştirilmesi  
MATERYAL: 2 adet düğmeli hırka
KİŞİ SAYISI:10 kişilik
SÜRE:5-10 DK

AMAÇ VE KAZANIMLAR
PSİKOMOTOR ALAN
Amaç 1: Bedensel koordinasyon gerektiren belirli hareketleri yapabilme
Kazanım 5: Sözel yönergelere uygun olarak koşar.

UYGULANIŞI:
Öğretmen sınıfa 2 adet büyük düğmeli hırka getirir.Sınıftaki çocukları 2 guruba ayırır.1.guruba A gurubu 2. gurubu da B gurubu adını verir.A gurubunu ve B gurubunu oluşturan çocuklar arka arkaya sıra halinde ve aralarında biraz mesafe kalacak şekilde yerlerini alırlar.Her 2 guruptan birer kişi alınır.Yüzleri çocuklara gelecek şekilde durmalarını istenerek büyük boy düğmeli olan hırkalar bu iki çocuğa giydirilir.Öğretmenin başla komutu ile çocuklar bulundukları yerden koşarak hırka giydirilen arkadaşlarının üzerindeki hırkadaki düğmeleri iliklerler.İlikleme işlemi bittikten sonrada bu seferde ilikleri açmak için yarışa devam ederler.Hem ilikleyip hem de ilikleri açmayı erken bitiren  gurup alkışlanarak birinci olma şansını kazanmış olur.

ÇOCUKLARIMIZ VE EĞİTİMLERİ

Çocuklar canlı birer bireylerdir.Çocuk dediğimizde aklımıza ilk gelen şey kıpır kıpır yerinde durmak bilmeyen sürekli meraklarını gidermek için soru yönelten hatta bazı zamanlar anne ve babalarını bıktıran kişiler olarak aklımıza gelmektedir. Çocuk yetiştirmek bazı zamanlar çok zor olduğunu zannettiğimiz bu işin içinden nasıl çıkabilirim diye düşündüğümüz  hayat boyu devam ettirmemiz gereken büyük sorumluluğumuzdur.Çocuklarımızın gelecekleri  açısından düşündüğümüz de  ise bu çok önemli olan konunun önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır.Bizler anne ve baba olarak  daha doğacak çocuğumuzun  kız mı yoksa erkek mi olacak ? Sağlıklı doğacak mı? İleride nasıl birisi  olacak ? Okulda başarılı olabilecek mi ? Hangi mesleği seçecek ? vb gibi sorulara cevap aramaya yöneliriz.Çocuklarımızın  psikososyal, sosyal, duygusal, blişsel, fiziksel gelişimlerini  ve  kişilik gelişimini doğru verebilmek  anne babaların en önemli görevlerinden biridir. Bu görevin tam olarak yapılabilmesi her açıdan  çok önemli olabildiği gibi bir çok yönden de zordur. Her ne kadar doğuştan kalıtımsal olarak (kişilik, karakter ve mizaç gibi) davranışlarımızı getirsek de her çocuğun ayrı bir fiziksel, zihinsel,  psikososyal, duygusal, zeka ve ruhsal gelişimi  bulunmaktadır. Bütün bu özellikleri ele aldığımız da ise  aile ortamı ve devamlı değişen çevre şartları ile etkileşince ortaya bir çok yönü  ile anne babadan  farklı bir biyopsikososyal yapı ortaya çıkmaktadır.  

ZİHİNSEL ENGELLİLER VE ZİHİNSEL ENGELLERİN NEDENLERİ

ZİHİNSEL ENGELİN NEDENLERİ
**DOĞUM ÖNCESİ NEDENLER
1)Genetikle ilgili nedenler
2)Biyokimyasal hastalıklar ve beyinle ilgili problemler
3)Çevresel nedenler
**DOĞUM ANI NEDENLER
**DOĞUM SONRASI NEDENLER
DOĞUM ÖNCESİ NEDENLER
1)GENETİKLE İLGİLİ NEDENLER;
Ø      Hücrelerde bulunan 46 kromozomun 44’ü vücut hücrelerine 2’si ise cinsiyet hücrelerine aittir.
Ø      Cinsiyet kromozomları kadında XX,erkekte XY olarak açıklanır.
Ø      Vücut hürelerine ait kromozomlarla ilgili bozukluk sonucunda DOWN SENDROMU,
Ø      Cinsiyet kromozomlarına ait bozukluk sonucunda KLİNELFER VE TURNER SENDROMU oluşur.
Ø Bozukluklar genellikle kalıtım yoluyla nesilden nesile geçebilir.

A)DOWN SENDROMU
Ø      Kalıtsal kökenli kromozomal bir bozukluktur.
Ø      Normal insanlarda bulunan 46 kromozomun 47 olması halinde veya 46 kromozomdan birinin deformasyona uğraması sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Ø      Down sendromlu çocukların zekaları çok ağır zeka engelinden,çok hafif zeka engeline kadar değişebilmektedir.
Ø      Bu çocuklar;çekik göz,kalın dudak,büyük dil,kısa parmak gibi  fiziksel özelliklere sahiptirler.
Ø      Down sendromlularda,dil gelişimi yürümenin başladığı yıldan 1-2 yıl sonra gerçekleşmekte ve engelin derecesine göre hız kazanmaktadır.
Ø      Bu çocuklar dil kaslarının zayıflığı nedeniyle sözcükleri ifade etmekte  zorlanmaktadırlar.
Ø      Bu çocuların bir çoğuna imkan verildiğinde çalışabilecek,alışveriş yapabilecek,basit cümleleri okuyabilecek derecede okuma -yazma öğrenebilmektedirler.
Ø      Down sendromun 3 tipinden söz edilmektedir.
1)TRİZONOMİ;
Ø      21 Numaralı Kromozomun çift değil,üç tane olmasıdır.
Ø      Yani kromozomların toplam sayısı 46 olması gerekirken 47’dir.
Ø      İleri yaşta anne olmanın trizonomi 21’e bağlı olduğu düşünülmektedir.
2)MOZAİK MONGOLİZM;
Ø      Bu tipte bazı hücreler normal,bazıları üç kromozom taşımaktadır.
Ø      Bazı hücrelerde 46 ,bazılarında 47,bazılarında ise 48’ dir.
Ø      Bu çocukların anne babalarının kromozomal açıdan normal olduğu vurgulanmaktadır.
3)TRANSLOKASYON;
Ø      21 kromozomdaki ekstra kromozom kırılarak bir diğer kromozom çiftine yapışır ve düzen bozulur.
Ø      Bu çocuklar doğdukları anda fark edilebildiği  gibi doğduktan sonrada fark edilebilmektedirler.
B)KLİNEFELTER SENDROMU;
Ø      Erkek çocuklarda görülür.
Ø      Kromozom sayısı XXY olup 47’dir.
Ø      Çocuk fazla olan X kromozomunu anne veya babadan almış olabilir.
Ø      Bu çocukların boy ve bacakları ince uzun,sesleri ince ve sakalları azdır,dil gelişinde gerilik söz konusudur.
Ø      Orta derecede zihinsel engelleri vardır.
Ø      Psikoseksüel davranış bozuklukları görülebilir.
Ø      Tedavi için;ergenlik çağında erkeklik hormonu verilmesi önerilmektedir.bu hormonun cinsiyet karakterini gelişmesini sağlar.
C)TURNER SENDROMU:
Ø      Bu sendromda kromozom yapısı X0 şeklinde olup 45 kromozom vardır.
Ø      Eksik olan cinsiyet kromozomlarından biri zigotta ki bölünme sırasında kaybolmuş olabilir.
Ø      Bu çocuklar zekaca genellikle normale yakın özellik gösterir.
Ø      Konuşma ve dil problemlerine genellikle rastlanmaz.
Ø      Boyları kısa,göğüsleri yassı,yüksek damak,doğuştan kalp problemleri,gözlerde şaşılık görülür.
2)BİYOKİMYASAL HASTALIKLAR VE BEYİNLE İLGİLİ PROBLEMLER
1)GALAKTOSEMİA;
Ø      Süt şekeri olan laktozun bileşiminde bulunan  glaktosun  glikoza  çevrilmemesi sonucu,dokularda toksit  etki göstermesi ile ortaya çıkmaktadır.
Ø      Erken tanı önemlidir.
Ø      Bebek doğduğunda normaldir.
Ø      İlk ay içinde iştah azalır,gelişme geriler ve karaciğer büyür.
Ø      Tedavi;süt ve sütten yapılan yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
2)FENİLKETANÜRİ;
Ø      Bir metabolizma bozukluğudur.
Ø      Fenilalanin fazla üretimi sonucu  oluşmaktadır.
Ø      Vücutta biriken,dışarıya atılmayan fenilasit beyinde birikir  ve beyin gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Ø      Bu çocuklar sarı saç,mavi göz,kurk dil özellikleri sayılabilir.
Ø      İlk aylardan,topuktan alınan kan  ile bu hastalığın teşhisi mümkündür.
3)HİDROSEFALİ;
Ø      Beyin zarı ile kafatası arasında serebro spinal denen sıvının fazlaca birikmesi durumudur.
Ø      Erken müdahale yapılırsa beyin içindeki sıvı bir boru yardımıyla ana damarlara bağlanır ve vücut tarafından emilir.Bu durumda zihinsel engellilik tehlikesi ortadan kalkmaktadır.

         4)MİKROSEFALİ;

Ø      Kafatasının normalden küçük olma durumudur.
Ø      Mikrosefali ‘de beyin gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir ve çocukta zihinsel engele neden olmaktadır.
Ø      Nedeni bilinmemekle birlikte kalıtımın etkili olduğu savunulmaktadır.
Ø      Genelde altı ayda kapanan bıngıldakların erken kapanması sonucunda oluşmaktadır.
3)ÇEVRESEL NEDENLER;
Ø      Çocuğun zihinsel engelli olmasına neden olabilmektedir.
Ø      Annenin hamilelik yaşı,kan uyuşmazlığı,çoğul gebelik çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Ø      Alkol sigara ve uyuşturucu maddeler,kimyasal ilaçlar hamilelikte bebekte toksit etkilere yol açmaktadır.
Ø      Damara ait bozukluklar,annede kanama,travmalar,doğum öncesinde beyin kanamasına neden olabilir.
Ø      Bunların yanı sıra annenin hamilelikte geçirdiği kızamıkçık,frengi,toksoplazma,tüberküloz,ve ateşli hastalıklar zihinsel engele neden olan doğum öncesi çevresel nedenlerdir.
DOĞUM ANI NEDENLER
Ø      Doğum travmaları,doğumda çocuk geliş pozisyonu,uzun süren zor doğumlar,vakum gibi araçların yanlış kullanımı,
Ø      Bebeğin doğum kanalında uzun süre kalması nedeniyle bebeğin beynine yeterince oksijen gitmemesi,
Ø      Plesenta ya ait anomiler kordon dolanması erken doğum ve geç doğum gibi gebelik süresinden sapmalar zihinsel engele neden olabilmektedir.
DOĞUM SONRASI NEDENLER
Ø      Doğum öncesi ve doğum anında herhangi bir sorunla karşılaşmamasına rağmen doğum sonrası dönemde çeşitli enfeksiyonlar,hastalıklar kazalar,zehirlenmeler,beslenme bozuklukları ve olumsuz çevre koşulları nedeniyle zihinsel engeller durumu görülebilmektedir.
Ø      Erken doğan bebeklerde menenjit,zatürre,gibi ağır enfeksiyonların görülme oranı yüksektir.
Ø      Trafik kazaları,çarpma  ve düşmelerle meydana gelen kafa travmaları,dolaşım sistemi bozuklukları beyinde zedelenmelere yol açabilmektedir.
Ø      Ayrıca bakteri,virüs,parazit ve mantara bağlı sinir sistemi hastalıkları da beyin fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir ve zihinsel engele neden olmaktadır.
Ø      Doğum sırasında görülen zatürre,bronşit,astım,yabancı cisim yutma,göğüs çarpmaları,oksijen yetmezliğine neden olabilmektedir.
Ø      Kızamık,boğmaca gibi hastalıklar ile kuduz ve çiçek aşılarından sonra beyin fonksiyonlarında zedelenme görülebilmektedir.
Ø      Çocuğun zihinsel becerileri yeterli ve yaşıtlarına uygun olsa bile,
Ø      yetersiz beslenme ev ortamının uygun olmaması,
Ø      uyarıcı eksikliği,
Ø      oynaması ve çevreyi keşfetmesi için çocuğa gerekli fırsatların sağlanmaması,
Ø      anne çocuk arası ilişkilerde yoksunluk yada sınırlılıklar gibi sosyal kültürel geri kalmışlık çocuğun hafif derecede zihinsel engelli olmasına neden olmaktadır.







TİNERCİ ÇOCUKLAR

Tiner oldukça çok zararlı ve son derece vücudun bağışıklık sisteminin bozulmasına neden olan bir maddedir.Tiner, esrar, bali vb gibi maddelerin çocuklar tarafından  koklanması insan vücuduna zarar verdikleri gibi çocuklarda gelişimin duraksamasına neden olabilmektedir.Uçucu madde kullanan ile kullanmayan kişileri kıyasladığımızda kullanmayanların boy ve kilo artışında diğerlerinden daha ileride olduğu görülmektedir.Vücud da bağımlılığa kadar gitmektedir.Bu maddeleri kullanma yaş aralığına baktığımızda 7-19 yaş aralığında daha fazla görüldüğünü söyleyebiliriz. 4 -6 yaş arası çocuklarda da rastlanmaktadır. Özellikle sosyo-ekonomik durum, aile içi şiddet, toplumdan uzaklaşmış kişiler,  düşük benlik algısı, aileleri tarafından benimsenmemiş hor görülmüş kişilerin tiner, sigara, uçucu madde kullandıklarını görebiliriz.Ayrıca ailede bulunan kişilerin  alkol veya uyuşturucu alması,  arkadaş ortamı, küçük yaşta çalıştırılan çocukların sağlıklarını ve bedenlerini iyi ye kullanmadıkları durumlarında ihmal ve istismarın görüldüğü gibi durumlarda görülme olasılığı yüksektir.

DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDE OLUŞTURDUĞU ETKİLER

Deprem yaşlı, çocuk, yetişkin dinlemeden birden bire ortaya çıkan doğal afettir. Çocuklar çevrelerindeki olan olayları, durumları, harekete davranışa geçirebilmek için ilk önce olup bitenleri gözlemlerler daha sonra da davranışa geçirirler.Bu bağlam da çocuk deprem korkusunu yaşarken hem ailesinin tepkilerine hem de çevredeki olan kişilerin tepkilerine bakarak davranış geliştirirler.Aile veya evebeyn ler bu durumda hiçbir şey olmamış gibi davranmamalı,  evde çocuğun olduğunu unutulmamalı, aşırı kaygı, panik ve telaşlı olmadan çocuğa bu durumu uygun dille anlatmalıdırlar.Nedeni ise deprem şokunun saklanılması çocuğu anne babaya karşı güvensizliğe itebilildiği gibi deprem şokunun çocuğun yanında aşırı derecede abartılması da aşırı korkulu ve yoğun yaşanmasına yol açabilir.Aile çocuğa depremin doğal bir durum olduğunu anlatmalı depremin tekrar olabileceği çocuğa söylenmelidir.Çocuklar yetişkinlerden farklı bir gelişim süreci geçirdiklerinden dolayı yetişkinlerden daha savunmasız ve korunmasızdırlar.Bu nedenle de deprem ile ilgili nedenler, durumlar çocukların anlayabileceği bir dille anlatılmalıdır.



MÜZİĞİN ÇOCUKLARA SAĞLADIĞI YARARLAR

                                                     
Okul öncesi eğitim de müzik eğitimi olmassa olmazlardandır.Çocuklar içlerinde bulundukları sıkıntı, öfke, acı vb gibi duyguları müzik yolu ile bastırarak hareket etmeye çalışırlar.Çocukların hem dil gelişimlerinin yanı sıra hemde yaratıcı düşünme becerilerinin temellerini atmaktadır.Her çocukta az miktarda da olsa müzik kulağı vardır.Bu durum zamanla kişilik gelişimlerinin oturmaya başlamasıyla beraber müzik kulağının da şekillenmeye neden olacaktır.
                                                                ÇOCUK;                                                                                 
  • Bilişsel gelişim ve dil gelişimine katkı sağlar.
  • Kendini daha iyi ifade edebilme yetisine sahip olur.
  • Kendini sözel olarak ifade edebilir.
  • Müziğin ritmine ayak uydurmaya çalışır.bu da psikomotor becerilerinin kazanmasına yardımcı olur.
  • Müzik yeteneği doğuştan gelir.
  • Doğumun başlamasıyla beraberin de çocuk bazı müzikal seslere tepki gösterebilir.
  • Evebeynlerin seslerini tanır.
  • Mutlu olduklarında ritim tutmayı mutsuz olduklarında ise kendilerini ağlayarak ifade ederler.
MÜZİK;
Çocuğun yaratıcılığını geliştirir.
Estetik duygusunu geliştirir.
 

Ritmik gelişimini sağlar.
Ses, sözcük dağarcığının gelişmesine olanak sağlar.
Soyut düşünmeye katkıda bulunur.
Sosyal ve grup becerileri kazandırır.